İYİ-KÖTÜ ve FUTBOL
DR. SELİM DÜNDAR
selimdundar38@gmail.com
iyi, kötü, futbol….
Futbol neden eski tadı vermiyor, hiç düşündünüz mü? Eminim, yaşı müsait olan hepimiz çok düşünüyoruz. Tabii bir gerçek daha var, bu düşünen kesimin büyük kısmı zaten futbol izlemeyi bırakmış durumda…bahisten, dönen paralardan, olanlardan tiksinmiş durumda…
Kurgu, algı, yapaylık, gerçeği saptırma (dezenformasyon), rant, pazarlama, bahis, para, imza parası, bonus…daha ne kelimeler var ki, insanı bulunduğu yerden soğutuyor. Elbette doğallığını, insanlığını kaybetmeyenleri…hayatı sosyal medyada yaşamak sanan kesimleri değil…
futbol amatörlükten, profesyonelliğe geçtikçe daha az sevilir oldu, futbol parasızlıktan paraya tahvil edildikçe daha az sıcak geldi, futbol futbolcudan, diğer unsurlara geçtikçe daha çok antipatik oldu, futbol spor toto’dan kumara, bahise döndükçe daha az sevimli oldu…futbol seyirciden, siyasete, devlete yakınlaştıkça daha az seyirci çeker oldu…hakemler bile az para alırken, ne zaman ki profesyonel olup, daha çok paralar kazanır oldular, futboldan daha çok koptular sanki…
futbol güzeldi be bir zamanlar…seyirciden uzak olmayan futbolcular vardı…tribünlerle kontak kurarlardı, hatırlayın levent kurt’u..gol atacağını, işaretler ile anlatırdı seyirciye, sonra gider Allah ne verdiyse vururdu…o ağır hantal haline rağmen ne goller atardı…bu seyirci çok da iyi bir futbolcu olmayan sütçü ilhanı da çok severdi…hayatının son günleri hiç de iyi geçmeyen mehmet haymanalıyı da…çünkü samimiyet, gayret ve içten tebessümü severdi…
bakmayın siz ne olduğu belirsiz, kime hizmet ettiği anlaşılamayan ‘şeytan’ lakaplı yorumcuların “millet sokağa dökülecek” diyerekten böyle hakem görülmedi demelerine, futbol çok kötü hakemler gördü, çok anormal kararlar gördü…ama günümüzdeki gibi hiçbirşey yapay ve kurgusal değildi. kavgalar da doğaldı…
clint eastwood’un 1966 yapımı iyi-kötü ve çirkin (the good-the bad and the ugly) filmi vardı, çocukluğumuzda izlediğimiz ve sonradan defalarca izlenen bir kovboy filmi…futbol artık çirkin bir hâl aldı maalesef…taraftar her zaman iyiydi…kötüler ise bu defa futbolu karıştırmaya çalışıyorlar…
futbolda ve siyasette son dönemde öylesine kurgusal, yapay ve aşırı profesyonelce tepkiler organize ediliyor, ortaya konuyor ve o kadar ağır ve şiddetli sonuçlara dönüştürülüyor ki, gerçek ile bağı koparıyor…şu galatasaray-rize maçından sonraki anormal tepkilere bakın, bir de tarafsız olarak maça bakın…elbette hata olabilir…ancak bir kulüp başkanının hem de takımı için düşme ya da ilk beş şansının olmadığı bir durumda, maçtan sonra çıkıp da “silahım olsa vururdum, samimi söylüyorum, iyi ki yoktu, Allah göstermesin. Adamın yanında silah olsa bunlar adamı katil eder.” diyecek kadar nevrini döndüren ne olabilir Allah aşkına?…üstelik galatasaray dışındaki 17 takım değilmiydi, bildiri yayınlayarak hakemler de insan, onlar da hata yapabilir diyen ve hakemlere sahip çıkan, şimdi ne oldu?
Erzurumlu Naim Hoca’ya atfedilen bir anlatı vardır: Rahmetli Hoca, kıldırdığı Teravih Namazı sonrasında cemaattan eksik oldu, fazla oldu gibi serzenişler sonrası, “bir daha kıldırıyorum, bu defa iyi sayın…” diyerek yeniden namazı kıldırmıştır. onun misali istanbul seçimi içimize sinmedi, tekrar ettiriyoruz; rizespor maçını da içimize sinmedi diyerekten tekrar ettirelim. ancak maçta olanlara bakınca açıkçası o kadar büyük gürültüye gerek var mı, emin değilim. her maç olabilen hatalar…başakşehir, geçen sezon kayseri’de 1-1 biten maçta adebayor eliyle topu almış ve golü atmıştı. ne bugün hakkaniyet ve adalet savaşçısı kesimler, ne de o bütün kötü davranışlardan arınmış imajına sahip a. avcı bununla ilgili birşey dememişlerdi. rizespor-galatasaray maçında bana göre maçın sonlarındaki hareket penaltı…emre akbaba’nın ayağı kırılıyor, hem rizespor, hem galatasaraylı oyuncular ağlıyor…sonra hakem gidip ayağın kırılmasına sebebiyet veren oyuncuya kırmızı kart çıkarıyor, bu defa ağlayanlar itiraza başlıyor…maçın son yirmi dakikasında rizespor 10 kişi oynuyor ama 2-1 öne de bu dakikalarda geçiyor…ilk penaltının tekrar edilmesi gerekiyor, çünkü vuruştan önce tüm oyuncular ceza sahasına girmiş…tartışılan hususlarda ‘var’ın yanlış kullanılmasının etkisi büyük. asıl bu olay tartışılmalı…sezon başında yazdığım yazıda ve sonraki ‘vara yoğa VAR’ başlıklı yazımda var’ın uygulanması için en önemli hususun “açık ve bariz hatalarda başvurulabilecek bir yol olması” olduğunu belirtmiştim. eğer var hakemi açık ve bariz bir hata yoksa, oyuna müdahale etmemeli. rizespor-galatasaray maçının son dakikasındaki pozisyonda bana göre onyekuru’nun ayağına bir darbe var ve pozisyon penaltı. ancak orta hakem bunu görememiş ise pozisyon çok net olmadığı için var’a başvurulmamalıydı. ancak bu hata bir tek bu maçta yapılmadı ki, sezon başından beri Türk hakemleri maalesef var’ı yanlış uyguladılar.
altın kafa asamoah gyan
hatırlarsanız, gerek ilk transfer edildiğinde gerekse ilk sezonunda ligin başında yazdığım yazılarda asamoah gyan’ın geçmişte iyi oyuncu olduğunu ancak gerçek yaşıyla ilgili spekülasyonlar bulunduğunu, son dört-beş sezonundaki istatistiklerine göre kayserispor’da da çok fazla forma giyemeyeceğini belirtmiştim. zaman bizi haklı çıkardı, gyan çok da fazla oynamadı. ancak bu hafta kasımpaşa maçında maçta 1-0 yenik durumdayken, oyuna son onbeş dakikada girip, iki gol atarak küme düşmediğimizi ilan etmemize sebep olması, onun kayserispor tarihinde özel ve unutulmayacak bir oyuncu olarak yer almasına da yeterli olacak…kayserispor maçı kaybetse, düşme riskini iyiden iyiye hissedecekti…gyan bu sezon tek golünü akhisar maçında oyuna yine sonradan girip atmıştı..kasımpaşa maçında attığı iki kafa golü de hem zor hem ustalık işiydi. bilhassa ikinci kafa golünü atmak maharet ister…gyan, onca eleştiriye rağmen bu maçta attığı gollerle takımını galibiyete taşıdı ve kocaman bir helal olsunu haketti…
kayserispor’un gelecek sezon planlamasında büyük ihtimalle kucher ve varela ile birlikte gyan da yer almayacak…bernard mensah’ın ise mutlaka bonservisi alınmalı…elbette sezon bitiminde transferler ile ilgili ayrıntılı bir yazıyı yine kaleme alacağım…
toparlayalım;
insanlar sosyal medyada yatıp, kalkmaya başladı…okumak, bilgi edinmek anlamını yitirdi. adam internetten bir cümle okuyor, bilgilendiğini, cahilliğinin gittiğini sanıyor…herkes herşeyi biliyor…futbolu, siyaseti, seçimleri…ilk kez seçim iptali olmuyor ki, insanları sokağa dökmek için, kamplaşma, kutuplaşmayı artırıp, ülkeyi birbirine düşürmek için herşeyi kullanıyorlar…birileri de bu karanlık, puslu havalarda bugüne kadar toplayamadıkları cesaretlerini toplayıp ortaya çıkıveriyorlar…adamın yaşı yetmiş olmuş, halen iş çevirme peşinde, neden kimse köşesine çekilmek istemez, dinlenmek istemez de halen devlet saltanatına hep devam etmek ister, anlamak mümkün değil…zihniyet bir arpa boyu yol alamamış…
hani 2011 yılında güya futbolu temize çıkarmak isteyenler vardı, futbolda şike operasyonunu yaptılar…işin aslının futbolu ele geçirme operasyonu olduğu sonradan anlaşıldı…o dönemler şu an yayında olmayan kanallarda trabzonspor adına bu operasyonu destekleyenler, yöneticiler vardı…şimdi başakşehir’e inat, fenerbahçe maçına gidiyorlar…ikinci cem uzan vakası…herşey çok güzel olacakmış…gezi parkından mit krizinden, 17-25 aralıktan, 15 temmuzdan beri hep hayal alemindeler, tüm şer odakları ile birlik yapıyorlar…bir kere de herşeyin hayırlısı deyin be kardeşim…belki o zaman Allah şaşırdığınız yoldan sizi iyiye, güzele, aklı selim’e çevirir…suçu olan çocuk daha çok ses verirmiş, onun misali bir durum akla geliyor…
nitekim, futboldada aklı selimi bırakmadılar…hata hep vardı…ligin başından itibaren tüm hakem hatalarını toplasak kim kârlı çıkar dersiniz? bence hiçbir takım lehine çok net bir durum oluşmaz…elbette hakemlikte de sorunlar var, ama bu sorunlar tıpkı siyaset ve bürokrasinin liyakatın içini boşaltması gibi sorunlar, hakemliğe alınma, eğitim, yükselme gibi durumlara ilişkin adamına göre yaklaşımlar nedeniyle oluşan sorunlar..
bunların işi, hataları köpürtmek…insanları sokağa dökmek, birbirine düşürmek…hayatı sosyal medyada yaşamayın, aklı seliminizi yitirmeyin, memleketi sevin ve herşeyin hayırlısı deyin…bir de böyle deneyin…
Facebook Yorumları